Girişimcilik Demişken!

/ 0 Yorum

Girişimcilik Demişken!

Girişimcilik son dönemlerde üzerinde oldukça fazla durulan bir konu oldu. Pek çok seminerler, eğitimler ve hatta üniversitelerde bu konu üzerine dersler verilmeye başlandı. Girişimcilik akademileri oluşturuldu, devletimiz girişimcileri desteklemeye başladı. Ülkeyi olası kriz durumlarından çıkarabilecek insanların girişimci ruha sahip insanlar olduğu düşünüldüğünden olsa gerek ekonomimizin geleceğinin bu atılımlar sayesinde iyiye gideceği politikası benimsenmiş durumda.

Girişimcilik nedir?

Herkes girişimci olabilir mi? Kimler bu ruha sahiptir? Girişimcilik ruhunun toplum üzerindeki etkisi nedir? Sonradan kazanılabilecek bir yeti midir? Gerçekten herkes her şeyi yapabilir mi? Demek istediğim, şu kişisel gelişim kitaplarında yazıldığı gibi enerji içimizde mi?

Kitaplara göre girişimcilik için 3 şeye ihtiyaç var; hammadde, sermaye, emek. Bence bu oldukça taraflı ve eksik bir tanımlama. Taraflı dememin nedeni burada sadece üretime yönelik bir tanımdan bahsedilmesi. Oysaki girişimcilik tanımı, gelişen teknolojiyle tamamen değişmiş durumda. Dolayısıyla bu tanımı tekrar yapacak olursak tamamen karakter üzerinden bir tanım yapmamız gerektiğini düşünüyorum.  

Girişimci krizi fırsata çeviren kişidir. En büyük girişimcilerin başarılarını inceleyecek olursak,  doğru zamanda doğru işi yapmış kişiler olduklarını görürüz. Bu insanların ortak özelliklerinden biri, hangi alanda olursa olsun yaptıkları işlerde zamanın ötesini görmeleridir. Diğer ortak özelliklerinden bahsetmek gerekirse; yetenekli, cesaretli ve bilgili olduklarını söyleyebiliriz. Burada üzerinde duracağım konu aslında en büyük yeteneklerinin ne olduğu. Bence en büyük yetenekleri, kavramsal becerilerinin yani düşünme kapasitelerinin yüksek oluşudur. Bu becerilerini de her zaman somut olaylara dönüştürebilirler. Böylece, olay artık düşünceden çıkıp bir işlev kazanır ve iş modeline dönüşür. Bir nevi eyleme dönüşür de diyebiliriz.

Tüm bu düşünceler doğrultusunda girişimciliğin tamamen karakterle ilgili ve içten gelen bir şey olduğunu söyleyebilirim. Mayanda vardır ya da yoktur. Boşta gezenin boş kalfası değildir girişimci. Peki, girişimci değilsek üzülmemiz mi gerekir? Hiç de değil. Tabi ki doğal olarak herkes girişimci olamaz. Bunu beklemek de yanlış olur zaten. Sonuçta herkesin belli bir alanda mutlaka yeteneği vardır. Önemli olan, kişinin kendindeki potansiyelin farkına varıp onu en doğru yerde kullanabilme yetisine sahip olmasıdır. Şunu da unutmamak gerekir ki, bu ülkenin faydalı olan her bireye ihtiyacı var. Toplum olarak tüm bireylerin ayrı ayrı çok değerli olduğunun farkına varmalıyız. İnanıyorum ki, bunu başarabildiğimizde çok daha huzurlu, mutlu, başarılı ve yüksek değer yargılarına sahip bir toplum olacağız.

Şeyma Erdoğan

Yorumlar: 0

Yorum Bırak